Kayıtlar

Kasım, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

derdi veren rabdan derman beklerken

uykum bir kaçtı ki sormayın. günlerdir yok. haftalardır. aylar olmuş, haberim yok. meğer geceler ne uzunmuş. bazı bazı yalnız hissettirirmiş sessizlik. herkesin uyuduğu saatlerde insan kendi sesinden bile irkilirmiş. akşamları anlarım ki daha gecem uzun ve sonu sessizlik; daha yalnızlığı duymadan bir şarkı koyuveririm arkadan, çalar gider gece boyu. kapatmam. ama zaman hızlı geçermiş tan vakitleri; bi' bakmışsın 3:00, bi' bakmışsın 5:00. uykusuzlar herkesten çabuk büyürmüş; onlar için her gün en az 24; yıllar 735. uykum bir kaçtı ki sormayın;  matematiği ilerlettim saatlerin  hesabını tutarken uyumadığım. 3:13 21.11.2019

Kargıma.

batan bir gemiden ilk atılan yük oldum her zaman.. batsın dünyanız yıkılsın taş üstünde taş terk ettikleriniz, geride bıraktıklarınız, fırlatıp attıklarınız kabusu olsun beşeriyetinizin çınlasın hıçkırıkları kulaklarınızda geceleri altınızda yastık çarşaf titresin uykularını çaldıklarınız her göz kırptığında karanlıklarınızı sakladığınız kuyunuzun en dibinden uzanırsa namert elleriniz sarkıp da kuyudan bakan omursuzun kırılsın boynu ve zamanında uzatmadığınız o elleriniz eğer bir gün insanlığınızın sizi terk ettiğini fark eder de dem vuracak olursanız hayatın anlamsızlığından ya da etmek isterseniz çapınızı aşan laflar  inanmak kainatı kapladığına o aşağıdan baktığınız küçük dertlerinizin ve büyüklenmek isterseniz karşısında lütfedip de adam yerine koyanların sizi terk ettikleriniz, geri bıraktıklarınız, fırlatıp attıklarınız sessizce dinler umarım sizi yine gözlerinizin derinlerindeki boşluğa dikerek gözlerini ve hiç de belli etmeden tüm bunları bildiğini.

μόνος - λόγος

ayna karşısında dialogue . kendini ifade etmek istiyor insan sadece. meramını anlatmak yani kısaca. kendini gerçekleştirmek tüm uğraşların öncül güdüsü ve bunu anlatarak doğrulamak en çok da.

early christmas

Tanrım ne güzel bir gün! Bir serçenin sesi duyuluyor aralık penceremden Güneşin mahzun vedası tüm havaya bir ağırlık gibi çökmüş Bütün doğa baharın sessizce el ayak çekişinin kırgınlığına bürünmüş adeta. Her yer sessiz ama  Bahar güneşinin veda türkülerini duyuyorum uzaktan.  Gökyüzü öyle berrak mavi ki Taş atsam dalga dalga titretecek sanki göğü!  Bir tek çizik yok şu eşsiz mavi tabloda Anlıyorum ki bulutlar veda günlerini gölgelemekten çekiniyor.  Can hıraş bir koşturmacayı duyuyorum aynı zamanda Kış hazırlıkları bitmek üzere toprak altında Börtü böcek çekildi ortalıktan,  Geceleri açık penceremden sızan ışığa doluşmuyor gece kelebekleri Öylesine yüce bir devinim doğa. Belki de bir öğle vaktini böylesi büyüleyici kılan  Tüm bu devinimin hitap etmesi  insanın en ilkel ve basit yanına.. 

yıl tükendi

tüketici milenyum bireyi sorunsalı: zamanı da tıpkı maddi her şey gibi tüketmek ; doldurmak, tamamlamak ya da saklayıp kaldırmak yerine..

sanat sanat için başlar toplum sancısında sona erer!

hayatta en yüce olgunluk kabullenmek tir: insanın gücünün her şeye yetmediğini; evdeki hesabın her zaman çarşıya uymadığını, kader bağlarının inatla kopmadığını, acıların güzelliklere koşul;  güzelliklerinse acılara gebe olduğunu, heveslerimize ses verenin hislerimiz olmadığını, bazen kendimizi içine oturttuğumuz o hayale aslında hiç de yakışmadığımızı, ne kırılmaya ne de suçlamaya hakkımız olmadığını; hayat yolcusunun tabiiyetinin yalnızlık; yol arkadaşlığınınsa muvakkat olduğunu, sonra, sefaletin, kofluğun ve kavganın bu ülkenin gerçekleri olduğunu, medyanın boş hayaller aşıladığı kitlenin kendine yabancılaştığını, özgürlüğün cinsellik düzlemine hapsolunca insanı hırpalamaya başladığını, kelimenin, fikrin ve inancın sesinin kısıldığını, sürekli yenilik arayan ruhların boş ve yaralı olduğunu,  her şeyin metalaştığı bir çağda duygusallığın hor görüldüğünü, penceresi açılmayan rezidansların penceresiz insanlar yarattığını, ve