Kayıtlar

Nisan, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

surrealistic buddhism

Resim
“Bu kadar nefretle nasıl yaşar insan?” diye sordu samimi bir hayretle. O hiç böylesine nefret etmemişti yaşadığı yerden, insanlardan, bu kalabalıktan, bu kendini bilmezlikten, bu robotumsu çabadan, bu yaşama inadından; o hiç fark etmemişti yaşamaya değer bir hayatın aslında var olamayacağını, insanların çıkar için sevmek lafını ağızlarından düşürmediklerini, o hiç kahrolmamıştı ki nefret etsin… Nasıl yaşıyorum bu kadar nefretle? Bu nefretle şişirip geoid ettiğim dünyaya beni bağlayan ne var ki? Neden iğrendiğim zavallılar gibi inat ediyorum yaşamak için? Korkuyorum tabi. Ölümden sonra ne olacağını bilmediğimden değil, bilmesem de inandığım bir şey var elbet. Yaşamak istediklerimi yaşayamadan ölmekten korkuyorum. Yavaş yavaş vazgeçmeye başladım hayallerimden de. Çoğu çalınmıştı zaten (o da hala içimi sızlatan bir anıdır, dile getirdikçe kalbime saplanan bıçak bir sağa bir sola çevrilir sanki) kalanından da ben vazgeçeceğim. Nasılsa bu kadar nefretle, bu kadar kahırla, bu baş ağrı