iki
yaz bitti.
akşamları pencereyi örterek uyuyacağım kadar soğuk rüzgarları esiyor bozkırın. kendinden önce rüzgarları esen kışın ağır ve soluk gri biçimine bürünüyor hayatlarımız yavaş yavaş, sorumluluklar artıyor; doğanın kokuları toprak altına çekiliyor, giydiğimiz kıyafetler bile ağırlaşıyor.. En çok da yaza dair her şeyle aramıza bir koca yıl giriyor. Şimdi yeniden baharın ve yazın geri sayımının başladığı heyecanlı kalplerde geçmiş zamana yayılan kayıpların boşluğu duruyor iğreti. Her mevsime bir ölü sığdırabilirmiş hayat. Doğadaki bu canlılığın yağmur, çamur ve karlar altında kalarak ölümünü izlerken, kendisinin de içten içe öldüğüne tanıklık eden biri için sevdiklerinin ardı ardına dünyayı terk edişlerini kabullenmek belki de en kolayı. Hayatın gittikçe yaşanmaz hale geldiği bir dünya düzeninde ölüm hakkındaki algımızın da zıt yönde bir kurtuluş ifadesine evrilmesi mümkün sanırım. Belki ileride ölenlerin kurtuluşunu kutlayabiliriz bile.
Yorumlar
Yorum Gönder