siyasi gece podcasti
yazıyorum, öyleyse uyanığım!
İnci Aral, edebiyat ve sanata dair zevk ve anılarını ve eskimeyen duyarlılıkları paylaştığı; Türkiye'nin uzun yıllardır içinde bulunduğu siyasi bunalımı ve din-kapitalizm-terör-toplumsal yozlaşma uzantılarını korkusuzca eleştirdiği Nar ve Kan Günleri isimli kitabında Dücane Cündioğlu'nun üzerine düşünmeye değer bir tespitine yer verir:
Ve ekler:
Eleştirilebilir. Çürütülebilir. Ve denebilir ki her yerde böyle değil. Ama Türkiye'nin edebi, toplumsal ve siyasi konjonktürünün inkar edilemez gerçeklerini de konuşmuyor değil!
Düşünmeye değer..
İnci Aral, edebiyat ve sanata dair zevk ve anılarını ve eskimeyen duyarlılıkları paylaştığı; Türkiye'nin uzun yıllardır içinde bulunduğu siyasi bunalımı ve din-kapitalizm-terör-toplumsal yozlaşma uzantılarını korkusuzca eleştirdiği Nar ve Kan Günleri isimli kitabında Dücane Cündioğlu'nun üzerine düşünmeye değer bir tespitine yer verir:
"Sağ tatmin olmuşların ideolojisidir. Tatmin olmanın getirdiği bir arayışsızlık, bir kuruluk vardır sağda. O yüzden sağdan edebiyat olmaz."
Ve ekler:
"Sağcılık her zaman sığdı, hep de böyle olacak. Çünkü sağcılık tatmine dayalıdır, sol tatminsizliğe. O yüzden dinin özünü sol bir refleks olarak algılarım. Din iktidarla işbirliği yaptığı anda erkeksi bir görünüm alır, temel özelliklerini kaybeder. (...) Sağcılık bir sistem ideolojisi olduğundan, yönetmeye odaklandığından, hep bir iktidar sorunu çerçevesinden örgütlendiğinden, hiçbir düşünce ıstırabı içermez. Sağcılık büyük bir anksiyetedir. Çünkü vatan elden gidecek, devlet elden gidecek, din elden gidecek... Sürekli kaybetme korkusu yaşar."
Eleştirilebilir. Çürütülebilir. Ve denebilir ki her yerde böyle değil. Ama Türkiye'nin edebi, toplumsal ve siyasi konjonktürünün inkar edilemez gerçeklerini de konuşmuyor değil!
Düşünmeye değer..