Kasım, 25
Doğru insanlarla yanlış zamanlarda karşılaşmak diye bir şey var mıydı? Onların ‘doğru’ kişi olduğundan ve o zamanın ‘yanlış’ zaman olduğundan nasıl emin olabilirdik? Başka bir yüzyılda ve Marsta hayatımıza devam ediyor olsaydık kesinlikle aradığımız şeyi bulmuş olacağımızdan nasıl bu kadar eminiz? Belki de ne aradığımızı hiç bilmiyoruz. Birilerini üzmemek için ‘yanlış’ zamanda karşımıza çıkan ‘doğru’ insan olduklarını söylemek züğürt tesellisinden başka bir şey değildir. Hiç kimse ‘doğru’ insan değil. Değişim her saniyeyi ele geçirmişken stabil kalabilen ya da bizle uyum içinde değişen bir doğru insanın varlığına inanmak bu yüzyıl için biraz fazla romantizm. Dürüst olalım, kapitalizm “uzun vade yok” sloganıyla yükselirken sadece değişime, yenilenmeye ve gelişmeye açık bir ekonomi algısını empoze etmiyordu; iş hayatında “yaratıcı yıkım” akımına kendini adapte eden bireylerin sosyal ve kültürel anlamda da değişime açık oluşları uzun vadede güven ve...