doyumsuz sohbetler
erken baslayanlar mi hayata yorulurdu en basta? farkinda olmaksizin cilesini ceken insanlarin yolu aslinda ermislige dogru kivrim kivrim kivriliyor muydu da bazilarimizin basina gelen her sey sirf onlar o yola girsinler diye mi geliyordu merak ederim bazen. cunku kendimi de hep onlardan biri sandim ben ezelden... erken kalkan yol alirmis da peki erken yol alan erken mi tukenirdi bunu kimseler soylemedi. muhakkak oyleydi yoksa gencecik bedenlerin altinda siziyan ruhlar boyle halsiz ve buruk, pariltisi yitip gitmis kalmazdi. hayat enerjisi insanin tohumuna serpilmis ve dogumdan itibaren icinde giderek buyuyen bir cevher miydi de acilarla, uzuntulerle, kirginliklar ve yorgunluklarla karsilastikca eskiyip dokulmeye baslasin ve nihayetinde tukenip yok olsun? oyleyse ne zaman bu isik sonmeye baslardi insanin icinde, umudumuz yitince mi; bir daha kalkamayacagina inanarak dusunce mi yoksa ilk kez kadere ictenlikle isyan edince mi? evet bazilarimiz bizim simdi gectigimiz yollari duble yola cevirmekle mesgul, ama bu her zaman tukenmekle es deger midir? hayat yoluna ciktiginda degistirecek bir yonu olmayip defalarca ona toslayanlar cemberin taa icinden gecenlerdir; iste onlarin gozlerinin ardinda umutsuz bir kirginlik pariltisi yanip soner, umutsuzdurlar cunku felegin yuzlerine gulecegine olan inanclarini yitirmislerdir; kirgindirlar cunku herkes ve en cok da hayat ihanet etmistir onlara. yurekleri eskimis bir sunger gibi sikilip sikilip buzusmus fakat hala suya hasret ve hayattan bir damla olsun mutluluk damlasini dahi emmeye actir boylelerinin. peki insan gercekten tukenir miydi yasadikca, bir seyler yitip gider miydi, gecmisine donup kendine bakacak olsa taninmayacak hale girer miydi yoksa tum bunlar bahar yorgunlugu muydu?
"Adamlar yolsuzluğu çözeceğiz diye yola çıkarken bunu kastetmişler ne yazık ki. oysaki biz başka türlü anlamışız."