Sanatsız yaşayabilme sanatı



Hayatın amacı nedir?

Çalışmak; iyi bir avukat, bir astronot, başarılı bir doktor olmak mı?

Çok para kazanmak mı? Para içinde yüzmek, koccaman bir malikanede yaşamak, hizmetçilere emir verebilmek, şirkete kırmızı üstü açık spor bir arabayla gitmek mi? Zengin olmak mı hayatın amacı?

Güç mü? Rakipler edinip onlarla itişmek, ülkeyi hatta bunla da yetinmeyip dünyayı ele geçirmeye çalışmak mı? Adının her yerlerde yazmasını sağlamak, gazetelere, manşetlere konu olmak mı?

Hayatın amacı sıcağıyla soğuğuyla hep bir şeyleri elde edebilmek için savaşmak mı?

Yoksa dünya barışı adına ufacık şeyler yapıp bunlarla dünyayı değiştirebileceğine inanmak mı?

Gününü gün etmek, her sabah başka bir yatakta uyanmak, her gece farklı bir bardan çıkmak mı?

Okumak mı? Öğrenmek, daha fazla bilmek, her şeyi bilmek mi? Yoksa gezmek görmek, Batısını Doğusunu, Amerika'sını, Avrupa'sını, Çin'ini, Arabistan'ını görmek mi?

Hayatın amacı insanlar mı? Tanımak mı? Dost kazıklarına kurban gitmek mi? Aldatılıp aldatılıp affetmek mi? 
İsyan edemeyip olduğun yerde kudurmak mı? Kaçmak saklanmak mı? Üzmek, ağlatmak mı? Kızınca sararıp morarıp da hiçbir şey yapamamak akşam kafanı yastığa koyunca "işte şöyle diyip dumur etmeliydim onu" diye ahlanıp vahlanmak mı? Başkalarıyla sevinebilmek, sevinçleri paylaşıp üzüntüleri kendi başına yaşamak zorunda kalmak mı? Kafa karışıklıkları, çıkar ilişkileri, depresyonlar  ve şikayetlerle boğuşmak mı?

Yaşamak mı yoksa bu amaç? Yaşadığını sanarken sadece nefes alıyor olmak mı?

Hayatın amacı yalnızlık mı? Kendini tanımak, kendinle baş başa kalabilmek mi? Anlayabilmek, hissedebilmek, düşünebilmek mi? Bunları doruklarda yaşamak mıdır?

Hayatın amacı nedir?

Hayatın amacı aşk mıdır?

İnsan, istediği sürece başkasına bağlı olmayan her şeyi elde edebilir. Her şeyi. İstediğinde çok çalışır istediği üniversiteyi kazanır, istediğinde daha çok çalışır iyi bir iş sahibi olur ve isterse sayısız 'o'larla çoooook çalışır ve oturduğu yerden para sıçar. İsterse bu parayla seyahatlere çıkar isterse parasının başında nöbet tutar.
Şimdi bana kazalardan, tesadüflerden, talihsizliklerden ve kaderden söz açmayın burada (zaten isteseniz de açamazsınız ya). İnsana çok kez o şans verilir başarması için. Bu kez olmazsa bir sonrakinde olur. Çok fazla fırsat çıkıyor karşımıza, ilkinde bize bağlı olmayan bir sorunla karşılaşırsak, bir ikincisi yine cepte sayılır zaten.

"Bir şey yalnız sana bağlıysa, onu elde etmek için istemek ve kararlı olmak yeter. Başkalarının onayına bağlı olan her şey, hiçbir şekilde ilgi gösterilmemesi gereken bir Do ut Des'tir. Ancak kayıtsız görünerek istediğiniz bir şeyi elde edip onu koruyabilirsiniz."

Tabi Pavese burada aşktan dem vuruyor benim birazdan söyleyeceklerimin aksine ama haksız diyebilir miyiz?

Kolaylıkla dost edinebilirsiniz. Nabza göre şerbet verip her tür ve cinsten insana uyum sağlayabilirsiniz. İnsanlar çok basit organizmalar, gözünüzde büyütmeyin ve emin olun sizden başka hiçbiri de beş para etmez.
İnsanları elde etmek kolay. Gerçek dost arıyorsanız aramayın ama yanınızda olmalarını belki sadece kılınızı kıpırdatmak zorunda kalarak sağlayabilirsiniz. Kimi para için, kimi çıkarına, kimi hiçbir şey için, kimi yalnızlığını örtmek için emin olun yanınızda duracaktır. Yeter ki gerçek bir dost, sırdaş aramayın.
 İyi bir okul, paralı bir iş, seyahatler, geziler, adından söz ettirmek, ün kazanmak, öğrenmek, bilmek bunların hepsi kolay elde edilir. Belki pahalıya mal olurlar sonrasında ama elde edemiyorsanız önünüzdeki tek engel sizsinizdir.

Peki aşk öyle mi?

Tamamen size bağlıymış gizi gözüküp de sizle hiç alakası olmayan bir konu, adınız gibi: doğar doğmaz, siz bilmeden başkaları tarafından verilen ve sizinle en az ilgili olan yanınız, adınız gibi... Aşık olduğunuzu sanabilirsiniz, çok sevebilirsiniz ama buna dair olan hiçbir şey sizin elinizde olmaz. İşte karşı taraf -diyeyim cins dersem homoseksüel arkadaşları yok saymış olurum- burada hayatın amacı haline geliyor.

Pekala, sizin elinizde değil; e karşı tarafın da elinde değil, olan biten kimin elinde? İşte burada adına ne diyeceğimizi yine ve yine şaşırıyoruz. İki tarafın da elinde olmayan bir şey var ortada. İşte hayatın amacı da bu.

"Tanrım, sözcükler ne kadar yüklü böyle!? İşin aslı da bu."  Ha-ha.
Ah, işte Aragon'a o satırları yazdıran aşk hayatın amacı. Bilemiyorum bazen emin olamıyorum ben de düşüncelerimden ama şunda eminim bu şairler hiç aşık olmamışlardır. Bence zaten aşk sadece hayatta bir kez ve tek kişiye karşı hissedilebilir ve Nazım Hikmet gözlerinden yaş döker gibi mürekkebinden aşk döküyor olsaydı o kadar çok aşığı olmazdı.

Erişilebilir olan hiçbir şey hayat amacı olamaz. Sadece araç olabilir. Ama elinizde olmadığında ve ulaşılmaz olduğunda o şey sizin hayat amacınız olur. Aşk ulaşılabilir olsaydı adına "sevgi" denebilirdi. Aşk filmlerde gördüğünüz hatta çok daha fazlası olan bir şey. Filmlerdekini yaşamaya çalışsanız da yaşayamazsınız. Eminim yoktur yaşayan bir tek, biricik, minicik bir çift.

Bu yüzden aşkı aramak, ona ulaşma çabası, onu istemek, aşık olacağınız kişiyi merak etmek, onu beklemek, sadece aşkın düşüncesi, hiç kimse yokken hissetmek...

Herkes aşka ulaşmak isteyebilir. Aşk, evet, var ama aşk ulaşılmaz olan. Onu özel kılan şey bu. Ve eğer bir kişi ulaşabilseydi herkes ulaşabilirdi. Sizin ne eksiğiniz var ki ulaşandan? Çok sevebilirsiniz, onsuz yapamıyor sürekli onu düşünüyor olabilirsiniz ama aşk bu değil. Aşkın albenisi de ulaşılmazlığından geliyor.  

"Benim beklediğim aşk başka!" dedi. "O, bütün mantıkların dışında, tarifi imkansız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey. Sevmek ve hoşlanmak başka, istemek, bütün ruhuyla, bütün vücuduyla, her şeyiyle istemek başka... Aşk bence bu istemektir. Mukavemet edilmez bir istemek!"  

Maria Puder, seni seviyorum!

Şimdi oturduğunuz yerden kalkıp pencerenin önünden hayatınızın aşkı geçiyor mu bir bakın.

Akşamları her gün aynı saatte o parka gidin ve hayatınızın aşkı bu sefer yanınıza oturacak mı diye bekleyin.

Yarın erkenden çıkın dışarı, yanınızdaki yoldan geçen arabalara bir bakın, belki günler sonra o arabanın koltuğunda oturuyor olursunuz.

Bir kafede, arkadaşlarınızlayken etrafınıza bakın. "Acaba bunlardan biri benim yıllar sonra karşıma çıkacak hayatımın aşkı mı?" diye düşünün.

Sadece isteyin.

Sadece merak edin.

Sadece hissetmeye çalışın çünkü aşk bunlardan başka hiçbir şey değil. Ve hayatın amacı aşkken elinizde hislerden, düşüncelerden, insanlardan ve ihtimallerden başka hiçbir şey kalmıyor.


Hadi, koşun. Bol bol aşık olun.