Biz bir büyüdük demiş anaveragehuman


Ben ağlıyorum, siz de ağlayın.

Bugün herkes canlı biliminin bizi bu kadar hızlı büyütecek kadar acımasız olmasına ağlasın. 

Büyüyorsunuz. Büyüyoruz. Geride bırakıyoruz o kadar yılı da bir kez olsun aklımıza gelmiyor şimdi yürüdüğümüz yolları seneler önce küçücük ayaklarımızla, aklımızda başka şeyler varken yürümüştük. 

Dertlerimiz başkaydı, küçücük kalplerde kocaman sevgileri besler aşklarımıza ağlardık, mektuplar yazar arkadaşlarımızla gönderirdik, bakışlarımızı kaçırır utancımızdan pancara dönerdik, doyasıya koşardık sonra, dizlerimiz yara bere içinde giderdik eve de iki gün sonra aynı yerden sıcacık kanımız sızardı, korkardık, korkutulmaktan hoşlanırdık, mahalle arkadaşlarını toplar cinli perili hikayelerle birbirimizi korkutmaya çalışırdık, bazılarımız sabah ıslak yatakta uyanmak zorunda kalırdı, küserdik de sırf barıştığımızı resmiyete dökmek için işaret ve orta parmağımızı birbirine dolardık, ta beşinci kattaki anamıza bağırmaktan ses tellerimiz parçalanırdı da bir şişe su için yukarı çıkamazdık, evlerimize şikayetler gelir dururdu da küçük şeytanlıklarımızdan vazgeçmez üstüne bir de şikayet eden daireye işkenceler yapmaya çalışırdık,  yoldan geçenleri tükürükle yıkar su balonları çürük meyveler atardık amansızca, ufak oyunlarına kanardık ailemizin, sanki bizi saklandığımız yerden görmüyorlarmış, şakalarımıza gerçekten inanıyorlarmış gibi yapmalarına ağız dolusu gülerdik, tekerlemelerimiz vardı ebe olmamak için sonuna bir şeyler uydurdukça uydururduk, o zaman iki yüzlülükten, kıskançlıktan, kahpeliklerden değil birbirimizden saklanırdık, sallanırken kendimizi konserlerde hayal ederdik -sanırım bunu bi' ben yapardım ama olsun siz de yapmış gibi onaylayın beni-, kovalamaca oynarken yakalansak sanki hayatımız sona erecekmişçesine koşardık, nefes nefese, yorulmaksızın hiç bırakmaksızın koşardık, hayallerimiz vardı, hiç ümitsizliğe düşmezdik hiçbiri daha yıkılmamıştı, kimse bizi hayal kırıklığına uğratmamıştı daha, yalanlarımız kırmazdı kimseleri, bizim yüzümüzden canı yanmazdı kimsenin, tek derdimiz uzaktan kumandalı yarış arabaları, barbie bebeklerdi, birbirimizin arabalarını kıyaslardık da hep karşıdakininkine içimiz giderdi, kimin barbie bebeğinin evi arabası yatı katı varsa onunkiler için hep sıraya girilirdi, herkes için kucak dolusu sevgiler vardı bedenimizde sanki suyla ekmekle değil sevgiyle doyururduk karnımızı, hayvanları severdik, çiçeklere çimlere basamazdık, insanlar rahimden kucağımıza düşmüş bebekçesine temizdi bizler için. Küçüktük çünkü. Tanımazdık. Bilmezdik. Bisikletlerimiz, scooterlarımız, patenlerimiz, kay kaylarımız, iplerimiz, toplarımız, oyunlarımız vardı. Kaygılarımız, tasalarımız, kavgalarımız, küsmeleremiz, barışmalarımız, ağlamalarımız, gülmelerimiz, sevmelerimiz, sevilmelerimiz, özlemlerimiz, hissettiklerimiz, hep saftı. Tertemizdik. 

Ne hale geldik...

Ben bugün ilkokulumun önünden geçerken çok sevdiğim bir öğretmenimi, Selçuk öğretmenimi, canımı, ikinci babamı, idolümü, küçüklüğümün yegane değerlerinden birini bana veren adamı, beni ben yapanlardan birini, karşılıksız sevenlerden, hala unutmamış olanlardan, güveni sonsuz olanlardan birini gördüm. Hiç değişmemişti. Hala ellerini arkasında birleştirip geriye yaslanıp konuşuyordu, etrafına bakınıp ayaklarıyla figürlerden bir kaçını yapıyordu çaktırmadan. Görür görmez tanıdı beni. Onla konuştuklarımızdan sonra evime giden yolları faklı yürüdüm ben. Büyümüştüm. Küçükken bu yollarda oyunlar oynayan, koşan, telaşlanan, dertsiz tasasız olup saçma sapan aşk acıları çekip ağlayan ben bugün bambaşka biri olarak yürüdüm o yolları. Değişmedim ben başkalaştım. Çocukluk aşkımın penceresini gözleye gözleye gittiğim yolları artık sadece beni eve ulaştıran asfalt parçası olarak gördüğümü fark ettim. Salıncağında havalara uçup bir kuş gibi tüm dünyaya hakim olduğumu sandığım parkın benle beraber değiştiğini gördüm. Üstünde koşturup dizlerimi lekelediğim çimlerinin yıllarca bensiz biçildiğini gördüm. Pavese yine haklıydı: 


"Çocuk olmanın hiçbir güzel yanı yoktur: yaşlandığımız zaman, çocuk olduğumuz günleri hatırlamaktır güzel olan."
Unutmayın. Bir tek gününü bile unutmayın. O zaman hissedip şimdi hissedemediğiniz duyguları unutmayın. Çocuk olduğunuzu, o mahallede deli danalar gibi koşuşturduğunuzu unutmayın. 

Sizi siz yapan geçmişinizi unutmayın.