motiv

bugün böyle

insanın ruhuna müzik kadar dokunabilen bir şey var mı, bilmem. oldukça keyif veren dizeler okuyup düşüncelere dalabilir insan, bir manzara karşısında dakikalarca mest olabilir, hoş bir tablonun renklerinde kaybolabilir, tarihi bir yapıyı gezerken geçmişten geleceğe seyahat edebilir veya sanatın herhangi bir alanında bir ürün meydana getirirerek ya da sadece başkasının eserinden zevk alarak ruhunu doyurabilir insan. 

ama kulağına kulaklıklarını geçirip dünyanın hengamesinden sıyrıldığı anda tek bir melodi, bir tını, bir tek sözcüğün sese bürünüşünde hissettirdiği duygu, insanı yavaş yavaş yükselerek yerçekiminden kendini kurtardığı o yerde, devinimsel bir huzur buhranına kapılıp kendini ve dünyayı en uzak noktadan kaygısızca seyrettiği esnada yollarına envai çeşit his döşenerek geçmişten geleceğe uzanan gizemli bir yolculuğa çıkarır. öyle ki birden fark eder insan: müzik sonsuz bir keyif ve ne geçmiş canını yakıyor ne de gelecek korkutuyor onu. çünkü o yolculuğa çıktığı yerde ayakları dünyadan kesilince insanın, geçmişe dair acılar ve özlemler yüreğini burkamayacağı kadar yumuşak ve uzaktan, yüreğin kin tutmayan en masum ücra köşesinden, duyuluyor. gelecekse kendini kaptırdığı melodinin dalgalarında içini gıcıklayan bir devinime dönüşüyor. 

insanın kendinin bile keşfetmediği yerlerine müzik kadar hitap eden başka bir tılsım var mı, sanmam. 

Yorumlar