metal tıngırtısı
İnsan dünyaya salındı. Gözlerini açtı ve etrafını izledi. Önce boşluk vardı zihninde. Maddesel bir boşluk. Somut bir sessizlik. Sonra düşünmeye başladı. Düşündü ama neyle? Kelimelerle mi? Hangi kelimelerle? Hangi dille? Bilinmez fakat düşündü. Gördüğü her şey birer imgeydi onun için. İsimleri olmayan ve isimleri olmadığı için nesneyi karşılarken insana sadece ‘öyle olduğu’ hissini veren birer imgeydiler. İnsan diğer insanla karşılaştı. O da düşünüyordu. Anlaştılar. Büyüdüler ve geliştiler. Bir araya geldiler, bir arada düşünmeyi öğrendiler. Doğayı kontrol altına aldılar. İnsanları da kontrol altına alabildiklerini gördüler. İnsanlık tarihi düşünceyle başladı ve düşünceyle var oldu. Bugün de ancak düşünceyle var kalabilir. Yirmi birinci yüzyılın en acı gerçeklerinden biridir ki insan artık düşünmüyor. Düşüncelerini karşılayacak kadar kelime bilgisi bile yok çoğu insanın. İnsanlık acınası halde… Geliştiğini söylemek çirkin bir yalan olur. Tarih öncesi çağlardan beri insanları sa