Saatleri Ayarlama Enstitüsü

Karpuz çekirdeklerini çiğnemeyin.

İnsanlığa sesleneceğim ama sesim kısık, göz gezdirin yeter.

Zaman, insan uydurması bir saçmalık. Saatler, takvimler ve acımasız tik-tak'lar olmasa "zaman geçiyor" diyebilir miydik? 1) Zaman da neyin nesi? 2) Geçtiği ne malum? Yaşlanıyoruz, evet, etrafımıza bakalım, bizden ve hayvanlardan-ki bizler de biyolojik birkaç terimle hayvan kategorisinde sayılıyoruz- başka yaşlanan bir şey var mı? Tik-tak. Bu demek oluyor ki sonbaharda yaprağını döktükten sonra ilkbaharda sanki daha önce hiç ilkbahar yaşamamış gibi tazecik açıveren çiçekler, yeşillenen ağaçlar için geçen bir zamandan söz edemeyiz. Suratımızdaki kırışıklıklar zamanın ölçüsü değildir. İnsanın aklına nereden esmiş de ömrünü böylesi korkunç ve acı bir kavramın sivri köşeleriyle sınırlandırmış? Tanpınar'ı çıldırttığı kadar var... Tik-tak. 

"Ne içindeyim zamanın,
 Ne de büsbütün dışında"

Yazmaya başladığımdan beri bu cümlenin noktasını koyana kadar on yedi dakika on üç saniye geçti. On yedi dakika daha yaşlandım, yüzümde bu on üç saniyenin belli belirsiz, silik çizgileri oluştu. Kol saatimin camıyla çeliği arasına sıkışmış ömrümü can çekişirken saniye saniye izleyebilmek bana ne kazandırdı? Tik-tak. Hem ne diye zaman ileri gidiyor varsayılıyor ki? Kendimize yaptığımız bu kötülüğü nasıl bir "ilerleme" olarak görebiliriz? Durum böyleyken boşa geçen bir zamanın varlığından söz edilebilir mi? Her saniyesinde en aşağı nefes alıyoruz, nasıl boş olsun? İnsanı çıldırtan bir yanı da var ki dolu olduğu da söylenemez, zaman sözcüğünün içini doldurmak mümkün mü? Bu sadece maddesel boyutta bir problem değil, kazın insanlar kazın en derin anlamlara ulaşın. Tik-tak. Bilinmezlik ve bilinmezliğin kenarlarından taşan bir sonsuzluk uzanıyor önümüzde. Bilmediğimiz için korkmamalıyız, korkup ölüme kalan saniyeleri saymamalıyız, aksine, yaşamalıyız. Sırf bilmediğimiz için daha çok yaşamalıyız. 


"...
 Anlarsın ölüm yoktur geçen zamandan başka!"


"Çıplak, sevimsiz, uçsuz bucaksız bir dağ: zaman. Kıracaksın onu, heykelleştireceksin. Kaos' u beşerileştiren: insan, insan, yani sanatkar. Hayat, herkesin yaşadığı,  kimsenin yaşamaktan hoslanmadığı komedya. İnsan,  hayalleriyle Tanrı. " 

                                                                                                                                                                       Cemil Meriç 
          

Yorumlar